Hukuk devletinde yaşıyoruz. Düşünce, din, eğitim, örgütlenme özgürlüğü var. Ne bayanın ne bir erkeğin giyim kuşamını kimse kendi arzusuna göre şekillendiremez. Bir bayan nasıl ki başını açma hakkına sahipse, örtme hakkına da sahiptir.
Bir başbakan, bir cumhurbaşkanının milletvekilinin eşlerinin nasıl olacağına ilişkin anayasa açık net ortadadır. İşine geldiği zaman, "anam, teyzem böyle giyiniyor" diyorsunuz, söylemene gerek yok ki, anneni, nineni. Atatürk'ün eşine de bak, annesine de bak. Eğer örnek alacaksan Atatürk'ün eşine bakarsın, o da size ders olur.
Radikal, 16 Ağustos 2007
Allah Allah, buyrun burdan yakın şimdi. Latife Hanım, Mustafa Kemal'den 1925'de, daha şapka kanunu bile çıkmamışken boşanmadı mı? Cumhuriyetin birinci Başkanının karısı başını bağlıyorduysa, bu kendi seçimi değildi ki: Müslüman kadınlar örtünmek zorunda olduğu içindi. Boşandıktan sonra, Müslüman Türk kadınlarının isterlerse açık gezebildikleri dönemlerde çekilmiş hangi resimlerinde kapalıdır Latife Hanım? Hiçbirinde.
Başbakan bunu bilmiyor olabilir mi? Hiç sanmıyorum.
Ne bayanın ne bir erkeğin giyim kuşamını kimse kendi arzusuna göre şekillendiremez. Bir bayan nasıl ki başını açma hakkına sahipse, örtme hakkına da sahiptir.
Bu sözlere elbette, sonuna kadar katılıyorum. (Tiksindiğim "bayan" kelimesi hariç: kadın deyin, hanım deyin, ne derseniz deyin de n'olur "bayan" demeyin ya! Biz size "bay" diyor muyuz?) Ama bu lafların hemen ardından, "zaten ulu önderimizin eşi de başını örterdi, demek ki neymiş, başını örtmek örtmemekten daha iyiymiş" gibi acayip bir mantık yürütülünce, söylenenlerin ilk bölümü güme gidiyor işte. Bu mantığın neresinden tutalım ki?
Birincisi, Atatürk veya yakınları birşeyi yapıyordu diye bizim de yapmamız gerekmez. Herhalde Başbakan da böyle tuhaf bir Atatürk taklitçiliğine özenmiyor; yoksa her akşam rakı sofrasına oturup, sabahlara kadar kalkmaması, Sibel Can'ı çağırtıp gece yarıları şarkı söyletmesi ve oynatması gerekirdi. Öyle bir kocaya Latife Hanım pek uzun dayanamamış; Emine Hanım ne kadar dayanırdı bilemiyoruz.
İkincisi, Latife Hanım başını örtmeyi seçmiş bir kadın değildi. Gerçekleri kendi ideolojimiz doğrultusunda çarpıtmayalım.
Üçüncüsü, Başbakan neden bizi başı örtülü olmanın iyi birşey olduğuna ikna etmeye çalışıyor? Ben nasıl onun karısına "niye açmıyorsun saçını başını" demeyi aklımın ucundan bile geçirmiyorsam, onun da ima yoluyla bile olsa, bana "biz seni zorlamıyoruz ama, aslında başını kapasan daha iyi olur, bak Atamız'ın eşi bile örtülüydü" demeye zerre kadar hakkı yok.
Başı açık kadın makbul, başı kapalı olan değil, başını açan kadın hatalı, kapatan haklı, filan falan. Hep aynı hikaye; bütün kamplarda aynı beste, yalnız güfteler farklı.
Yeni Cumhurbaşkanı bir seçilsin, dilekçe yazacağım kendisine: erkeklerin kadınların kılık-kıyafeti üstüne fikir yürütmelerini ve ayrıca kadınlara "bayan" demelerini yasaklayan bir kararname çıkartılsın!